’Önce Kelime vardı’ diye başlıyor Yohanna’ya göre İncil. Kelimeden önce de Yalnızlık vardı. Ve Kelimeden sonra da var olmaya devam etti Yalnızlık. Kelimenin bittiği yerde başladı; Kelime söylenemeden önce başladı. Kelimeler Yalnızlığı unutturdu ve Yalnızlık, Kelimeyle birlikte yaşadı insanlar içinde. Kelimeler, Yalnızlığı anlattı ve Yalnızlığın içinde eriyip kayboldu. Yalnız Kelimeler acıyı dindirdi ve Kelimeler insanın aklına geldikçe, Yalnızlık büyüdü, dayanılmaz oldu.(Oğuz Atay)
Dayanılamayacak bir Yalnızlığı ve bu Yalnızlıktan kaynaklı acıyı dindirebilecek Kelimeleri bulmak ve bu dindirme sürecinde daha da dayanılmayacak yeni acılar yaratmamak mümkün müdür? Kelimelerin bu noktadaki işlevi, Yalnızlık veya acının boyutunu küçültmek ya da büyütmek midir? Yalnızlık, Kelimeler sayesinde unutulabilecek bir hale gelebilir. Bu unutma süreçleri ne uzunluktadır? Kelimelerin Yalnızlığı unutturabilmesi, Yalnızlığın orada olduğu gerçeğini değiştirir mi? Kelimelerin bittiği yerde yeniden var olmaya başlamaz Yalnızlık. Z a t e n o r a d a d ı r. Yalnızlığı unutturabilecek Kelimeler sayesinde gizlenmeye başlamıştır. Kelimeler bittiğinde gizlendiği yerden çıkar Yalnızlık. Kelimeler Yalnızlığı anlattığında ise ikisi birbirine karışır ve sonunda kalan yine Yalnızlık olur. Kelimelerin Yalnızlığın içinde eriyip yitmesi budur. Yalnız Kelimeler acıyı dindirdi, demek, Yalnız olan Kelimelerin acıyı dindirmesi demek değildir. Soyut kavramlar yalnız olarak değerlendirilemez. Somut kavramlardır Yalnız olabilenler. Yalnızlık somut bir kavramdır: Elle tutulur, gözle görülür, tende hissedilir, hatta duyulabilir ve hatta tadılabilir bile. Yalnız Kelimeler acıyı dindirdi, demek, sadece Kelimeler acıyı dindirdi demektir. Bu noktada dindirmek kavramına odaklanmak gerekir. Dindirmek, bitirmek ile eş anlamlı değildir. Bir etkinin şiddetini azaltmak demektir. Acı bitmekte değildir. Yalnızlığın gizlenmesini sağlayabilecek Kelimeler kullanıldığı süreçlerde acı dinmektedir. Kelimeler bittiğinde gizlendiği yerden çıkan Yalnızlık, acıyı eski şiddetine geri getirecektir. İlk tezden varılabilecek sonuç, Kelimelerin Yalnızlığın boyutunu küçültmediğidir.
Büyütmek konusunda Kelimenin işlevi nedir? Kelimeler insanın aklına geldikçe, Yalnızlık BÜYÜDÜ, ifadesinde belirsiz olan, hangi Kelimelerden bahsedildiğidir. Kelime, kavramları, kavramların oluşturduğu düşünceleri, düşüncelerin oluşturduğu ideolojileri, ideolojilerin oluşturduğu dünyayı ve dünya kümesinin kapsadığı nesneleri adlandırmada kullanılır. Önce Kelimenin var olması bu yüzdendir. İnsanlığın ilk adlandırma gereği duymasının sebebi, iletişim kurabilmektir. Kelimeleri daha sonradan sanatsal bir şekilde kullanmaya edebiyat denmiştir. Kelime edebiyatı kapsar, edebiyat da Kelimeyi. Acıyı dindirebilecek Kelimeler, hem iletişim amaçlı hem de edebi amaçlı kullanılan Kelimeler olabilir. Aynı tez, Yalnızlığı büyüten Kelimeler için de geçerlidir. Sıradan bir konuşma da Yalnızlığı büyütebilir, edebi bir metin de. Yalnızlığın durdurulamayacak büyüyüşünün sonu ise, dayanılmaz noktaya gelme anıdır. Bu noktada dayanılamayan şey, acı’dır. Sabit bir acı ile devam etmek için, öncelikle bu acı’nın farkında olmak gerekir. John Forbes Nash de bu acının farkındaydı. Trajik olan bu acı kaçınılmazdır.
HERKES Mİ? HER BİREY Mİ? HER BİREY İÇİN GEÇERLİ Mİ BUNLAR?
Bunun retorik bir soru olmasının ötesinde, mümkün olan iki cevabı vardır: evet veya hayır. Evet, çünkü Yalnızlık oradadır - farkında olsan da olmasan da. Hayır, çünkü her birey farklıdır. Yalnızlığın farkında olup ve dahi Yalnızlıktan kaynaklı acı’nın da farkında olup, bununla devam etmeye ya da devam etmemeye karar veren bireyler vardır. Bir de, diğerleri. Ayıran, farkındalıktır. Oğuz Atay’ın tanımladığı Disconnectus Erectus tipi birey, farkında olan taraftadır. Ancak bu tarafın tamamını oluşturmamaktadır. Farkında olan ve olmayan taraf arasında keskin kıyaslamalar yapmak mümkün değildir.
Dayanılamayacak bir Yalnızlığı ve bu Yalnızlıktan kaynaklı acıyı dindirebilecek Kelimeleri bulmak ve bu dindirme sürecinde daha da dayanılmayacak yeni acılar yaratmamak güçtür. Bu güçlüğü kırmak için yazar insan.
Koştum tütüncüye, kağıt kalem aldım. Oturdum. Ada'nın tenha yollarında gezerken canım sıkılırsa küçük değnekler yontmak için cebimde taşıdığım çakımı çıkardım. Kalemi yonttum. yonttuktan sonra tuttum öptüm. Yazmasam deli olacaktım. (Sait Faik)
Kelimelerin yarattığı, Kelimelerden önce var olan, Kelimelerin anımsattığı, Kelimelerin dindirdiği, Kelimenin bittiği yerde başlayan Yalnızlığı anlatmak için Kelimeler kullanmak: Yazmak.
hoşgeldin ve hoşgeldi kelimelerin..
YanıtlaSilhissettiğim şu ki,doguruyorsun...bir yerin agrımaya basladıgında tatlı tatlı sızlar geçmesini beklersin,sancıların arası sıklaşır,solugunu kesmeye başladığında bıçak kemiğe dayanmıştır...acıdan öleceğini sandığın an'dır dogum an'ı...doğuruyorsun...nur topu gibi kelimelerin oluyor...
YanıtlaSil